Selahattin Esim

Selahattin Esim

Türk Milli Takımını sürekli ders alma ve tecrübe kazanma mesajları veren Kuntz’mu başarıya götürecek?

| 1 Comment

Hırvatistan karşısındaki milli takımın aldığı mağlubiyet tüm ülkeyi üzdüğü gibi inanılmaz bir destek veren Bursa halkının 90 dakika boyunca gösterdiği performans Hırvatların bile hayranlığını kazandı. Hele Luka Modriç’in oyundan çıkarken alkışlanması çok asil bir davranıştı, kendisi de sosyal medyada buna teşekkür ederek ne kadar hoşuna gittiğini göstermiş oldu. Bazen bu tür ufak jestler futbolcuların gönlünü kazanmanıza sebep olur, hayatları boyunca bunu unutmazlar.

Gelelim Türk Milli takımının ve dolayısı ile  başındaki hocasının gösterdiği tüm ülkeyi üzen düşük performansa ve alınan mağlubiyetin göstergelerine. Her nedense Türk Milli Takımının başına getirilen hocaların seçilme ve çalışma şartlarının belirlenmesinde çok önemli süregelen bir yanlışlık var. Öncelikle 80 milyonluk bir ülkenin milli takımının başına bir teknik direktör getirilirken sözleşmelerde mutlaka başarı ve performans kriteri koyulması gerekir. Türkiye başarılara aç bir ülkedir ve Türk halkı Milli Takımının başarılı olmasını ister. Eğer seçtiğiniz Hoca zaten ülkenin beklentilerini karşılayacak bilgiye, hırsa ve başarı odaklı çalışma prensibine sahip değilse sürekli olarak benden ne bekliyorsunuz ki zaten futbol seviyeniz düşük benim gibi bir adam bulduğunuza şükredin diyebilme lüksüne sahip olur. Performans kriteri koyulmayan sözleşmeler başarısızlık anında hocanın birde cebine hakketmediği bir tazminat bedeli koyulup gönderilmesi sorununu ortaya çıkarır. Bu şart yerli ve yabancı hoca farkı gözetilmeden uygulanmalıdır. TFF’nin sözleşmeler konusunda danışmanlığını yapan hukukçuların futbolun ana kriteri olan başarıyı sözleşmelere neden koyamadıklarını sorgulamak gerekir. İnanın şu anda Türk Milli takımını çalıştıracak özelliklere sahip ve mevcut hocadan daha yetenekli en az 10 tane yerli ve milli teknik direktörü saymanız mümkündür. Hatta bir takımı çalıştırırken milli takımı da yönetebilecek değerlerimiz olduğuna inanıyorum, mutlaka boşta olan bir hoca aramaya gerek kalmayabilir.

 

Öncelikle Hırvatistan karşısındaki 11’imiz ve hangi takımlarda oynadıklarına bir bakalım:

  • Mert Günok               Beşiktaş
  • Zeki Çelik                   A.S. Roma             -İtalya Serie A
  • Merih Demiral          Atalanta                – İtalya Serie A
  • Çağlar Söyüncü         Leicester City      – İngiltere Premier Lig
  • Ferdi Kadıoğlu          Fenerbahçe
  • Orkun Kökçü             Feyenoord           – Hollanda Eredivise
  • Salih Özcan                B.Dortmund       – Almanya Bundesliga
  • Hakan Çalhanoğlu   İnter Milan          – İtalya Serie A
  • Cengiz Ünder            Marsilya               – Fransa  Ligue1
  • Enes Ünal                  Getafe                   -İspanya La Liga
  • Kerem Aktürkoğlu   Galatasaray

Türkiye vatandaşları futbolla yatıp kalkan bir futbol ülkesi . Ülkemizde ne yazık ki gençlerimize ufak yaşlardan itibaren öğretilen bir ekolümüz yok  ve öz kaynak düzenimizde tüm ülkeye yerleşmiş bir sistem yok. Yukarıda yazdığım ilk 11′ e bakıldığında takımın tecrübesiz veya sürekli ders alması gereken  bir takım olduğunu nasıl söyleyebilirsiniz? İtalya, Almanya, Hollanda, İspanya, İngiltere liglerinde üst düzey takımlarda Türkiye’den giderek oynama şansı elde etmiş veya o ülkelerde yetişmiş futbolculara sahip olduğumuz aşikar. Dolayısı ile oynatmak istediğiniz sistemi anlayacak ve sahada uygulayacak beceri , zeka ve yeteneğe sahip olmadıklarını tecrübesiz olduklarını söyleyemezsiniz. Ayrıca Türkiye’de dört büyüklerde yetişmiş veya oynayan üst düzey oyuncular olmadığını söyleme lüksüne de kimse sahip değil.

Hırvatistan’ın efsane futbolcusu Suker’in bile haberinin olduğu Arda Güler gibi kıvrak zekaya sahip bir genç yetenek Hakan Çalhanoğlu oyundan çıktıktan sonra neden oyuna sokulmadı gibi stratejik hatalar tabii ki eleştirilecek ve sorgulanacak. Bu takıma baktığınızda Kuntz’un Türkiye’de ki futbolculara güvenmediği ve takım dizilişinde Avrupa liglerinde oynayan 8 oyuncu ile Hırvatistan karşısına çıkması aslında riske girmeyerek tecrübeli ve üst düzey yetenekli kadroyu tercih ettiğini gösteriyor. Dolayısı ile Kuntz sahaya tecrübe kazanacak , bir sonraki maç için ders çıkaracak bir takım sürmemiştir ve bu bahanenin arkasına sığınamaz. Her iki golde de formda olmayan stoperlerden Çağla’nın yerine mesela Galatasaray’da bu yıl üstün bir performans gösteren Abdülkerim Bardakçı’nın düşünülmemesi ve hatta en tecrübeli isimlerden olan Kaan Ayhan’ın kadroya çağrılmaması bir hata değil mi? Başı ağrımış diye gönderilen Abdülkerim Bakü’de sahadaydı. Sadece bu olay bile Kuntz’un Türk liginde oynayan oyuncularla iletişiminin son derece kötü olduğunu göstermeye yeter. Mehmet Ayan’ın Savunma Arkası programında iddia ettiği oruçlu 5 futbolcuya iftar saatinde servis yapılmaması eğer doğruysa bu çok büyük bir saygısızlık. Bu olayda yerli futbolcularımızın milli takımda ötekileştirildiği ve yukarıda yazdığım iletişimin kötü olduğunu teyit eder nitelikte ve çok üzücü. Umarım böyle bir şey olmamıştır.

Kuntz vasat bir hoca profili sergilediği gibi herkesi aptal yerine koyarak sanki çok genç, uluslararası tecrübesi olmayan bir takımı sahaya sürmüş gibi yapması çok ilginç. İnanmak ve hayal etmek başarının yarısıdır. Başarılı olan hocaların iletişimi kuvvetli, taktiksel zekaları ve motivasyonları çok yüksektir ne yazık ki Kuntz bu özelliklere sahip değil. Kendisini getiren Hamit Altıntop aslında büyük bir riske girmiştir ve bu başarısızlıklarda büyük payı vardır diyebiliriz. Herkes hata yapabilir oda belki iyi niyetle hareket etmiştir ama ne yazık ki Kuntz onu da mahcup etti.  Öyle tahmin ediyorum ki Türk Milli takımı kendisine teklif edildiğinde herhalde inanamamıştır ve koşarak gelmiştir. Bence milli takımda başarılı olması zor olsa bile kariyerinde çok önemli bir deneyim kazanmış olacak yani aslında sürekli ders alan ve tecrübe kazanan kendisi oluyor maddi olarak ta kazancı Almanya’dan bence çok yüksektir. Sahanın kenarında hiç ağzını açmadan tepki vermeden maçı seyretmesi oyuncularına müdahale etmemesi bile motivasyonunun ne kadar düşük olduğunu ve görünüş aldatmıyorsa  herhangi bir hırsa sahip olmadığını gösteriyor. Ne demek istediğimi anlamanız için kenarda heyecandan yerinde duramayan Liverpool Teknik Direktörü Jurgen Klopp’la karşılaştırmanızı isterim, sahaya ve futbolcularına resmen enerji enjekte ettiğini görürsünüz. Bu konuda yerli hocalar içinde takdir edilecek olanlarda var ama onları zaten herkes biliyor.

Türk futbolunun asıl sorunu ise sistemsizlik. Türk Milli takımı için belirlenmiş bir futbol ekolü yok. Mesela Hollanda yıllardır 4-3-3 sistemi ile özdeşleşmiş bir ekole sahip. Son dönemde 5-3-2 gibi oynuyor gözükseler de aslında sistem sağdan ve soldan yapılan atağa göre bir oyuncuyu ileri kaydırıp 4-3-3 e dönüyor. Hırvatistan yerleşik bir düzeneğe, sade bir futbol anlayışına sahip ve bunu sürekli değiştirmeyerek istikrarı yakalamış bir takım. Hocasının dediği gibi Bursa büyüklüğünde bir ülke bunu başarabiliyor ama biz bunu bir türlü başaramıyoruz. Türk Milli takımı yerli hocalar tarafından çalıştırılmalıdır. Milli takımda oynamanın heyecanı ve motivasyonunu ancak Yerli ve Milli bir Hoca sağlayabilir. Ancak 3. dünya ülkelerinde yabancı hocaları Milli takımların başında görebilirsiniz çünkü yetişmiş teknik direktörleri fazla değildir.

Fransa’da kurulan akademilerin bir benzeri TFF tarafından kurulmadıkça Milli takımı büyük başarılara götürecek futbolcuları kulüplerin yetiştirmesinin beklenmesi sonu sürekli hüsranla biten bir süreç olacaktır. Genç nesillerin zeka, yetenek ve karakterden oluşan bir milli eğitimden geçmesi kulüplerin inisiyatifine bırakılamayacak kadar stratejik öneme haizdir. Türk Milli takımı neden başarılı olamıyor başlığı altında 3 bölümlük yazı dizimde tüm detayları anlatmıştım merak eden bu yazı dizimi blog sayfamda okuyabilir. Her nedense yurtdışına diğer ülkelerin altyapısını incelemek üzere heyetler gönderilir ama bu heyetlerin ne gibi atılımları önerdikleri pek konuşulmaz ve sürekli olarak bu görev maddi imkansızlıklar ve borç içinde yüzen kulüplere yüklenilmeye çalışılır. Bu çarkı değiştirmeden atılım yapmamız biraz zor gibi.

Kuntz’un elindeki üst düzey kadroya rağmen Ermenistan karşısında kurguladığı oyunda ne kadar zorlandığımızı ve Hırvatistan karşısında ne kadar aciz bir duruma düştüğümüzü gördükten sonra bu hoca ile devam edilmesinin bir anlamı kalmadığını tüm Türkiye gördü umarım büyüklerimizde bu durumu görüp süratle başarılı olma şansı yüksek olmayan bir ekibe ek  şans vermeyerek  oluşacak kötü sonuçları beklemeyip 80 milyonu sevindirecek, heyecanlandıracak, umutlandıracak yeni bir teknik direktörle  yola devam etme ferasetini göstereceklerdir.

One Comment

  1. Çok çok doğru tesbitler. Altına imza atarım. #Bysinanerji

Bir Cevap Yazın

Required fields are marked *.