Selahattin Esim

Selahattin Esim

Arda Güler’in Transferi Hizmet İhracatı mı? Türkiye bu alanda ne kadar başarılı?

| 0 comments

Futbolcuların başka ülkelere transferi aslında bir hizmet ihracatıdır. Mesela Brezilya bu sektörde en çok futbolcu ihraç eden bir ülke olarak örnek alınacak özelliklere sahiptir. Dünyanın en çok futbolcu ihraç eden 5 ülkesine CIES Football Observatory web sitesinden ulaşarak hangi ülkelere futbolcu ihraç ettiklerine bakabilirsiniz.

https://football-observatory.com/Tool-Migration

Örnek olarak Brezilya’nın istatistiklerine bakalım:

Dünya’nın 1 numaralı futbolcu ihraç eden ülkesi Brezilya’dan transfer olan futbolcuların öncelikli olarak Avrupa’da Portekiz’i seçmeleri tesadüf değil diyebiliriz. Ana dili Portekizce olan Brezilyalı futbolcuların Avrupa Piyasasına girişte ve Avrupa kültürüne uyum sağlamak açısından stratejik öneme sahip. Brezilya’da tüm futbol yetiştiren akademilerde başka bir ülkede oynarken dikkat etmeleri gereken önemli konuların mental eğitimi verilir. Mesela aynı ülkede oynayan başka bir Brezilyalı futbolcu hakkında yorum yapmamaları ve birbirlerini sportif düzeyde desteklemeleri öğretilmiştir. Ayrıca yurtdışına transfer olan futbolcuların bakmak zorunda oldukları bir aileleri ve destek oldukları geniş bir alt düzey geliri olan akraba  topluluğu toplum içindeki dayanışmanın önemli bir örneğidir. Brezilya ile olan irtibatlarını hiç kesmezler. Örnek vermek gerekirse Neymar Jr. Enstitüsü, 2014 yılından beri São Paulo kıyısındaki Praia Grande şehrinde, 10.000 den fazla sosyal yoksulluk içinde yaşayan çocukların desteklendiği, 2400 çocuğun futbol gelişimi için eğitim veren, ergenlerin ve ailelerinin fırsatlarını genişletmek amacıyla faaliyet gösteren kar amacı gütmeyen bir sivil dernektir; eğitim, spor, kültürel faaliyetleri teşvik etmek ve sağlığa erişimin sağlanması hedeflenmiştir. Ayrıca Neymar Jr markasını yöneten onlarca kişinin çalıştığı babasının başında bulunduğu bir şirketi vardır. Ülkemizden yurtdışına transfer olup büyük paralar kazanmış futbolcuların hiç birisi böyle ulvi bir hizmet ve ülkesinin gençlerine yatırım için bir vakıf kurmamıştır veya biz duymadık. Yurtdışına transfer olan futbolcularımızın kendilerini yetiştiren kulüplerin altyapılarına dahi mali destek sağladıklarını duyanınız varsa burada yorumlarını yayınlamaktan memnuniyet duyarım. Ama Kerem Aktürkoğlu gibi gençlerimizin çok fazla öne çıkartmasalar da mesela Kocaeli’de yetiştiği futbol kulübünün oyuncularına malzeme ile bile olsa maddi destek sağladığını biliyorum ve kendisini bu onurlu davranışı için kutluyorum. Öyle zannediyorum ki yurtdışına transfer olursa bu katkılarının çok fazlasını kendisini örnek alan genç kardeşlerine yapacak bir gönüle sahip olduğunu tekrar gösterecektir.

İkinci en büyük futbolcu ihraç eden ülkenin Fransa olduğu sizi şaşırtabilir.

Türkiye 60 futbolcu ile 6. en çok Fransız futbolcu ihraç edilen ülke konumunda. Fransa’nın 90’lı yılların başında kurmuş olduğu 11-13 yaşları arasındaki futbolcuların keşfedilerek yetiştirildiği  Futbol Federasyonu Akademisi uzun dönemde futbolcu ihracatının önünü açan çok stratejik bir yatırım olmuştur. Türkiye’de yeteneklerin keşfedilmesi gereken en önemli bu yaş grubu maalesef bir öz kaynak düzenine sahip değil ve kulüplerin yetersiz maddi kaynaklarına terkedilmiş durumda. Bu akademide gençlere vatanseverlik, nezaket , taktik gibi konular dışında ileride meşhur oldukları zaman şımarmamaları için karakterlerinin altyapısını oluşturacak özel mental eğitimde verilmekte. Mesela bu akademiden yetişen Kylian Mbappe çağrıldığı zaman akademiyi ziyaret edip genç futbolcularla bir gece beraber kalıp sohbet ederek onlara inanılmaz bir motivasyon sağlamakta. Bu akademiden mezun olanların bu tür daveti reddetmesi mümkün değil çünkü oraya seçildiklerine kendilerine ilk kural olarak bu terbiye verilir.

Dünyada 3. en çok futbolcu ihraç eden ülke Arjantin’dir:

İspanyolca konuşan Arjantin’den bu dilin hakim olduğu coğrafyaya yapılan futbolcu ihracatı dikkat çekiyor. Ülkedeki binlerce futbol okulu muazzam bir öz kaynak düzenine sahip ve bu sistemden dünya çapında futbolcular çıkması yine tesadüf değil. Efsanevi Teknik Direktör Cesar Luis Menotti futbolcularını 1978 dünya kupasına hazırlarken çok uzun bir kamp dönemi planlıyor. Bu kamp döneminde her futbolcunun formasının her hafta kilisede kutsanmış olarak dua ayinlerine götürdüğünü ve futbolcularını manevi olarak dünya şampiyonluğuna inandırmakta bunun çok önemli rol oynadığını bir röportajında kendi ağzından dinlemiştim.

4.sırada İngiltere yer alıyor:

,

 

İngiltere’den İskoçya ve Galler’e giden futbolcu sayısı azımsanmayacak bir öneme sahip. İngilizlerde bir bakıma kendi kültürlerine yakın yerleri tercih ediyorlar.

5. sırada dünyanın en büyük kulüplerinin yer aldığı La Liga ülkesi İspanya yer alıyor:

İlk 5 ülkeye bakıldığında Arjantin dışında her 4 ülkeden Türkiye’nin futbolcu aldığını görüyoruz.

Şimdi birkaç çarpıcı ülkenin istatistiklerini paylaşmak istiyorum. Nüfusu 3,871,833 olan Hırvatistan’ın inanılmaz bir futbolcu ihracat kapasitesi olduğunu görüyoruz.

Bu ufak ülkenin bu kadar başarılı bir futbolcu ihracatını gerçekleştirmesi tesadüf olamaz. Bu ülkedeki spor akademilerinin çok değerli futbol adamlarını yetiştirdiğini ve bu değerli hocaların ülke futboluna inanılmaz bir katma değer kattığını görmek lazım. Birde ulus olarak spora olan yatkınlıkları genetik olarak rol oynuyor olabilir. Genetik, kaliteli koçluk ve gelişim yapısı, tutku, kültür ve ülkeye olan muazzam sevgi, tanınmış teknik direktör Romeo Jozak’a göre başarının ana nedenlerinden bazılarıdır. Jozak, Hırvatistan Futbol Federasyonu’nun eski Teknik Direktörüdür. Bilim alanında doktora derecesine sahiptir ve Dinamo Zagreb’in ünlü Gençlik Akademisi ile çalışmak da dahil olmak üzere Hırvat futbolunda hemen hemen her seviyede çalışmıştır.

Jozak, genetik dışında birkaç gerçek daha olduğunu söylüyor. Futbol, hentbol, basketbol ve su topu gibi sporlardaki gençleri yetiştiren antrenörlerin üst düzey kalitesinin, ham yeteneğin işlenmesi sonrasında kaliteye dönüşmesinde ve nihayetinde elit sporcular üretmede büyük rol oynadığına inanıyor. Jozak “Teknik gelişim müfredatımızı stratejik olarak onayladık. Bu, birçok koçun ve akademinin takip ettiği bir rehber materyaldir. Gelişmeler hakkında aynı veya benzer görüş çok önemlidir “diye ekliyor. Buda ülkenin bir futbol modeli olduğunu ve aslında Hırvatistan’ın hep aynı taktikle ve oyun düzeniyle istikrarı ve başarıyı yakalamasının şaşırtıcı altyapısını açıklamakta. Milli Takımda herkes ne yapacağını biliyor ve uzun süre aynı sistemle oynamış olmanın getirdiği otomatizm aslında başarının ana temellerinden birisini teşkil ediyor.

Diğer çarpıcı örnek ise Hollanda:


Nüfusu 17,888,200 olan bu Konya ilimiz büyüklüğündeki ülke Türkiye’ye 24 futbolcu ihraç etmiş. Lisanslı futbolcu sayısı 1.192.152 olan bu küçük ülke inanılmaz bir öz kaynak düzenine  ve her dönemde dünya futboluna büyük oyuncular sunabilme geleneğine sahip. Nüfusu 85,279,55 olan ülkemizdeki lisanslı futbolcu sayısı ne yazık ki bu küçük ülkeler ile karşılaştırıldığında bile herhalde en çok 500.000-600.000 olabilir. TFF web sayfasında bile bu bilgiye güncel olarak ulaşmanız mümkün değil. Futbol Federasyonu tarafından belirlenmiş antrenman şemaları her kulüpte uygulandığı gibi ülkenin oynadığı futbol sistemi de tüm ülkede uygulanmakta. Her ne kadar son dönemlerde başarılı olmadıkları gözükse de Hollanda çok önemli bir futbol ülkesi olmaya devam edecektir. Hollanda’da futbolcu seçiminde 3 ana unsur rol oynar zeka, yetenek ve karakter. Bunlardan birisinin eksikliği yükselmeyi imkansız kılar. Hollandalı futbolcuların iş disiplini ve profesyonelliğin gereklerini yerine getirmekte başarılı olmaları bu sistemin bir sonucudur.

Bu istatistikleri verdikten sonra birde ülkemizin verilerine bakalım:

Maalesef rakamlar ülkemizin futbol kapasitesinin olması gerekenden çok daha aşağıda bir düzeyde olduğunu gösteriyor. Arda Güler gibi bir yeteneğin yetişmiş olması futbol öz kaynak düzenimizin mükemmel olmasından kaynaklanmıyor aslında. Arda doğuştan bazı yeteneklere sahip olduğundan aslında öz kaynak düzenindeki bazı değerli isimsiz hocaların dokunuşları ile kendini parlatma imkanı bularak  sistemin içinden öne çıkarak Fenerbahçe gibi büyük bir kulübe ve sonrasında Real Madrid gibi bir dünya markasına 18 yaşında transfer olmayı başarmış bir kardeşimiz. Kendisi ile gurur duymakla birlikte kendisini Gençlerbirliği alt yapısında yetiştiren  ilk dokunuşları yapan hocalara yönelik bir teşekkürünü duymamak gerçekten iç acıtıcı. Real Madrid gibi çok üst düzey bir kulüpte belki yeteneği ile bir yere kadar götürecektir umarım mental olarak ta kurtlar sofrasında oluşacak başarı odaklı baskının altından  da kalkabilir. Her şeyden önemlisi güç zehirlenmesi ve elde edilen maddi varlık zorluklarla karşılaştığında onu aşağı çekebilir umarım bu konuda profesyonel destek alarak işin gereğini yapar ve kulağını her şeye tıkayıp sadece çok sevdiği futbola ve Allah’ın bahşettiği yeteneği parlatmaya odaklanıp ülkemizi en iyi şekilde temsil eder. Onun yaşındaki bir insan için bu büyük ve ağır bir misyon. 

Yukarıdaki istatistiklere bakıldığında futbolcu ihracatında bir stratejimiz olduğu veya buna yönelik bir planlamamızın olduğunu söylemek çok güç. Diğer ülkelerin aslında ne yaptıkları bilinmeyen bir denklem değil. Genç nüfusu bu kadar yüksek olup bu potansiyeli voleybol, basketbolda olduğu gibi futbolda bir başarıya dönüştürememekte ayrıca incelenmesi gereken bir konu. Ülkemizde ilkokuldan başlayarak çocuklarla en yakın temasta olan ve yeteneği erken safhada keşfetme imkanına sahip Spor Akademisi mezunlarının Hırvatistan modelinde olduğu gibi hak ettikleri değeri görmemeleri, motive edilmemeleri  ayrı bir anlaşılması güç sorun. Bir çok okulda patlak futbol topu ile beton veya parke zeminde beden eğitimi dersi yapılırken orada yetenek keşfinden bahsetmek biraz komik oluyor. Voleybol ve basketbolun Türkiye’de bu kadar gelişmesinin sebeplerinden biriside spor salonlarında idman yapılabilmesi ve genç idealist hocaların çok olması olabilir. Ne yazık ki futbol için gerekli çim sahalar alt düzeyde gençlerin ulaşabileceği bir imkana sahip değil. Halı sahalar ise gençler için çok tehlikeli fiziki sakatlıkların önünü açar mahiyette.

Şimdi gelelim hizmet ihracatı bağlantısına. Ne yazık ki 30 Milyon Euro gibi bir rakama transfer olan futbolcu ve kendi aldığı, babasının aldığı söylenen komisyon ülke ihracatında istatistiklere girmiyor ve ihracat olarak kayıt altında değil. Vergilendirmeyi kastetmiyorum hemen yanlış anlaşılmasın. Halbuki Arda Güler ülkemizin çok büyük bir potansiyeli olduğunu gösteren ilk futbolcu değil. Ondan önce belki aynı rakamlara olmasa da yurtdışına transfer olan Nihat Kahveci, Tugay Kerimoğlu, Arda Turan, Emre Belözoğlu, Okan Buruk, Çağlar Söyüncü, Merih Demiral , Zeki Çelik gibi hepsinin ismini burada zikredemediğim futbolcularımız oldu. Ülkemizde 2014-2018 yılları arasında zamanın Ekonomi Bakanlığı Bürokratları ile kuruluşunu TET İhracat Birliği çatısı altında gerçekleştirdiğimiz Hizmet İhracatçılar Birliği’nin kuruluşundaki en önemli eksiklik hizmetin bir mal ihracatı gibi gümrüklerden geçmediği için kayıt altına alınmasını sağlayacak bir sistemin kurulmaması ve bu yeni kurulan ihracat birliğine kaynak akışı sağlayacak ihracattan pay alma mali altyapısının oluşturulmamasıydı. Aynı Arda Güler’in transferi gibi kayıt altına alınıp ihracat olarak gözükmeyen çok büyük bir sektörden bahsediyoruz. Film dizilerinden Yazılıma kadar geniş bir portföyü olan Hizmet İhracatçılar Birliğinde ihracatın kodlanması ve kayıt altına alınması için o dönemde önerilerimiz olmasına rağmen bürokrasi her nedense bu sistemin altyapısını kurmakta çok zorlandı.

Futbolcuların yurtdışına transferlerini hizmet ihracatı olduğunu burada gözler önüne sermek ve Arda Güler’in bunun güncel bir örneği olduğunu öne sürerek bu sektörün hak ettiği değeri görmesini umut ediyorum. Örnek olarak Türkiye’de kaç şirket Arda Güler’in ülkeye getirdiği transfer bedelini ihraç etme şansına sahip sorusunun cevabın vermek bile bu kardeşimizin ülke ihracatına nasıl bir katma değer sağladığını göstermesi açısından çok önemli. Futbolcuların önümüzdeki 5 yıl boyunca ülkeye getirdikleri yurtdışında kazandıkları maaşların düşük düzeyde vergilendirilmesi veya muaf tutulması ülke için önemli bir kayıt altına alınma sistemini beraberinde getirecektir. Ülkeye gelen bu bedeller burada harcanacağı için ekonomik girdi sağlayacaktır. ispanya gibi inanılmaz transfer bedellerinin ödendiği bir ülkede bile Messi, Neymar Jr büyük vergi davaları ile karşı karşıya kaldılar. Özellikle çifte vergilendirme futbolcular için önemli bir sorun teşkil etmektedir.

Eğer futbolcu ihracatı bir hizmet ihracatı olarak gözükseydi Arda Güler gibi 18 yaşında bir gencin ülkesine kazandırdığı transfer ücreti binlerce kişinin çalıştığı, binlerce firmanın önüne geçip ihracat başarı ödülü almasını sağlardı buna emin olabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Required fields are marked *.