Selahattin Esim

Selahattin Esim

Yeni Türkiye’nin Bilgi Ekonomisi Yaygın Bilişim Üzerine Kurulacak..

| 0 comments

Bugün gelişmiş olan ülkelerde (ABD, AB, Japonya gibi) bir taraftan sanayi ekonomisi, bir yandan da bilgi ekonomisi eş zamanlı olarak uygulanmaktadır. Teknolojik gelişmeler, yenilikler bilgi ekonomisini, o da bilgi toplumunu veya sanayi ötesi toplumu meydana getirmektedir.

Apple Bilgisayarların ya da IBM’in hisselerini hiç kimse o şirketin maddi varlıklarından ötürü almaz. Asıl önemli olan, şirketin binaları ya da makinaları değil, pazarlama ve satış gücüyle ilgili anlaşmaları ve nüfuzu, yönetiminin organizasyon kapasitesi ve çalışanlarının kafalarının içinde çakıp duran kıvılcımlardır .

700 milyar dolar cirosu olan Apple’da yaklaşık 1000 iyi eğitimli personel fikir üreterek bir ülkenin GSMH’sına eşit bu gelire katkıda bulunuyor.

Artık ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyleri ihraç malları içerisinde sanayi ürünlerinin çeşit ve miktarına göre değil, bu malların yüksek veya ileri teknoloji ürünü olup olmadığına göre belirlenecektir. Bilgi ekonomisine geçmenin en önemli yolu başta ar-ge olmak üzere bilgiye yatırım yapmaktır.

Bilgi ekonomisi bir ağ ekonomisidir.

Kısaca Bilgi Ekonomisi şöyle tanımlanıyor:

  • Bilgi ekonomisi, bilginin iktisadı ve iktisadi kararları nasıl etkilediğini ele alan mikroekonomi dalı. Bilginin kolay yaratılmasına karşın güvenirliliğinin görece güç sağlanıyor oluşu, çabuk yayılmasına karşın kolaylıkla kontrol altında tutulamaması gibi temel özellikleri iktisadi kuramların karmaşık bir biçim almasına yol açmaktadır.
  • İktisadı çözümlemenin ilk adımı bilginin bir iktisadi değerinin bulunduğunu anlamaktır. Bu değer; bireylerin, bilginin bulunmadığı bir duruma göre daha yüksek gelir elde etmelerini sağlayan kararlar almalarına yardımcı olmaktadır.

Türkiye ekonomisinin OECD ülkelerinin önemli bir bölümünde gözlenen bilgiye dayalı ekonomiye geçiş sürecinin gerisinde kaldığı açıktır.Zira bilgi ekonomisine geçiş sürecinin teme dinamiklerini oluşturan eğitim,yatırım,Ar-Ge faaliyetleri, patent ile bilişim teknolojileri alanlarında ülkemiz küresel yarışın arkasında kalmış durumdadır.

Bugüne kadar teknolojide birçok trendi ne yazık ki geçmişte ülkenin geçtiği anormal dönemler ve istikrarsızlık yüzünden yakalama şansı elde edemedik. Son on yılda yakaladığımız ivme ise enflasyonun en düşük çıktığı, işsizliğin en düşük seviyede olduğu,faizlerin en düşük olduğu,ihracatın hızla arttığı 2013 yılından sonra ülkemizin karşılaştığı suni oluşturulmuş krizlerle yavaşlama sürecine girdi.

Geçmiş Dönemlerde Teknolojide Yakalayamadığımız Trendler:

  • Maliyet,Yazılımda ucuz işçilik,İngilizce Bilgisi (Hindistan)
  • Entegre Devre üretme teknolojisi(ABD,Japonya,Hollanda)
  • Yatırım Ortamı,İnovasyon,Girişimcilik (ABD)
  • Bilgi Güvenliği,Bankacılık (İsviçre)
  • Bilgi Ekonomisi (ABD,Japonya)
  • Kalite,Güvenilirlik,İstikrar (Almanya)
  • Yerel Pazar Büyüklüğü (Çin)
  • Tasarım (İtalya,Fransa)

Gelecekte Yakalama şansımız olan trendler:

  • Sanayi 4.0 (şu anda güncel….)
  • Akıllı Şehirler ,IoT,M2M

Son trendlerin gelişimine bakıldığında Gartner tarafından yapılan araştırmayı özetleyen teknoloji ilerleme döngüsü (Hype-Cycle) grafiği tüm gerçeği gözler önüne sermektedir.

Teknoloji İlerleme Döngüsü (Hype Cycle) 2016

HypeCycle

Bu trendi izlediğimizde yaygın bilişimin yakın bir gelecekte 19 Trilyon dolarlık bir pazar oluşturacağından yola çıkarsak ülkemizdeki ana odaklanma konusunun bu olması kaçınılmazdır.

Ubiquitous Computing (Yaygın Bilişim)Nedir?

  • Bilgisayarların ortamda bir bireysel obje olarak değilde, çevrenin bir parçası olarak entegre edilmesidir.

Yaygın Bilişim

 

Geldiğimiz günde nesneler arasındaki iletişimin en önemli parçası hizmetlerin sunulduğu alan olarak ortaya çıkıyor. Yeni ekonomilerde bu hizmetleri sağlayan ülkeler ön plana çıkma şansı elde etmiş olacaklar.

Ülkemizin Yazılım İhracatı için önemli çalışmalar yaptığımız TET bünyesinde geliştirmiş olduğumuz Smart Cluster (Akıllı Kümelenme) konsepti ile Smart Cities(Akıllı Şehirler) tema odaklı olarak Yazılım İhracat heyetleri organize etmek ve yaygın bilişimi geliştirmek ana hedefimiz.

Ülkemizdeki kümelenme metodu hep rekabet üzerine kurulu ancak rekabet ederken de projelerde birlikte çalışma yeteneğinin geliştirilmesi gerekiyor. Sektördeki etkin firmalarımız “Smart Cluster” altında toplanarak yurtdışında büyük projelere talip olacaklar. Bunun ilk adımı da Akıllı Şehir konsepti dahilinde geliştirmeyi planladığımız Smart and Sustainable Cities ihracat projemiz olacak. Dünyada hızla yayılan Smart and Sustainable Cities, şehirde yaşayanların günlük yaşamlarını kolaylaştırmayı ve verilen hizmet kalitesini artırarak maliyetlerini azaltmayı amaçlıyor. Bunun için ulaştırma ağları, alt yapı hizmetleri, enerji ağları gibi bileşenlerin bilgi-işlem teknolojilerinin yoğun olarak kullanımıyla entegrasyonunu hedefliyoruz.

Burada amacımız Bilişim Müteahhidi ortaya çıkarmak ve Akıllı Kümelenme ekosistemi içerisinde kaliteli çözümleri olan firmaların Coopetition yani dayanışmalı rekabet ilkesiyle yer almasının önünü açmak olacaktır. Ülkemizde ilk defa dile getirdiğimiz Coopetition yani dayanışmalı rekabet kavramı matematik dâhisi John Nash’in oyun teorisinden ilham alıyor. Nash ”Her insan hem kendi çıkarını hem de ait olduğu grubun menfaatlerini düşünür ve ona göre hareket ederse toplam refah artar” görüşünü ortaya koydu, bu bizim konseptimizle bire bir örtüşüyor.

Sektörün geleceği internetin sunduğu yenilikler ile gün geçtikçe daha parlak gözüküyor. Dünya internetin ortaya çıkmasından sonraki dönemde gittikçe artan bir hızda insanlar,işlemler, veriler,cihazlar ve herşey birbirine bağlanıyor. Akıllı cihazlar ürettileri verileri büyük veri merkezlerine aktardıkları gibi insanlarda artık akıllı giysilere takılan sensörler aracılığı ile örnek olarak sağlıkları hakkındaki bilgileri internet üzerinden aktarabilecekler ve önemli kontrollerin yapılması hakkında uyarılabilecekler veya sağlıkları hakkında bilgi edinebilecekler. Akıllı şehirler bu sayede daha hızlı gerçekleştirilebilecek.

Burada işlemler nesneler arasındaki bağlantıların nasıl olacağını tanımlayacak. Internet of Everything denilen IoE yapılan bir analize göre dünya ölçeğinde gelecek on yılda 19 trilyon dolarlık bir pazar yaratacak güçte ve daha büyük kar marjları içeren işler, daha gelişmiş vatandaşlara yönelik devlet hizmetleri, maliyet verimliliği ve devletlerin daha büyük gelir beklentilerini karşılayacak. Özellikle bulut teknolojilerinin mobil platformlarla entegre olması, büyük veri analizlerinin yapılabilir olması ve nesnelerin interneti dediğimiz Internet of Things ile bu süreçin çok büyük bir ivme ile hız kazandığını göreceğiz. Nesnelerin interneti dediğimiz şey ise örnek vermemiz gerekirse buzdolabı,klima,fırın gibi birçok evde kullanılan akıllı cihazın,arabaların,aklınıza gelebilecek her türlü cihazın birbirine bağlanmasını anlatıyor. 2020 yılında 33 milyar nesnenin birbirine bağlanması tahmin ediliyor.

Sektörümüz ne yazık ki Bilgi Ekonomisi trendini kaçırmış olan ülkemizde bilginin gerçek değerini bulamamasından dolayı maddi problemlerle ve yazılım üzerinden yapılan ve maddi karşılığı olmayan yoğun taleplerle uğraşmaktan, yurtdışına ihracat yapmaya odaklanamıyor. TET olarak düzenlediğimiz heyetlere katılan firmalar inanılmaz bir tecrübe ile geri dönüyorlar. Bizim de amacımız zaten onların önünü açmak ve ihracat konusunda destek olmak. Firmalarımızın ihracat yapmasının önünü açacak en önemli atılımlardan birisi Bilgi Ekonomisine geçişte aradaki açığı hızla kapatmaktan geçmektedir. Yazılımın ürün olarak piyasada hak ettiği değeri bulması ve referanslarının olması yurt dışı pazarlara açılmada çok önemlidir. Bunun içinde telif hakları yasasının ve patent haklarının gelişmiş ülkelerdeki seviyelere getirilmesi ve bilginin değerinin korunması gerekiyor.

TET olarak Türk Yazılım sektörünün dünyada kaçırılan trendler göz ardı edilirse ancak üç sütuna dayanan bir strateji ile kendisine dünya pazarında yer bulabileceğine inanıyoruz:

  • Gelişmiş ülkelerle Üçüncü ülkelerde işbirliği
  • Sektörün yurt dışında yatırım yapması
  • Genç nüfusumuzun üzerine kurgulanan İnovasyon alanında yapacağımız işbirlikleri

Aslında Türkiye artık kabına sığmıyor ve birçok alanda dışarıya sunabileceği bir çok teknoloji becerisine ve çözüme sahip. Özel sektörün dayanışmalı rekabet yani “Coopetition” anlayışı ile hareket edip birlik ve beraberlikle atağa kalkması ülkeninde önünü açacaktır.

Yeni Türkiye’de Yazılım ve Bilişim sektörünün atılım yapması Yaygın Bilişim aracılığı ile olabilir ve bunun için gerekli adımların süratle atılacağına inanıyorum.

Bir Cevap Yazın

Required fields are marked *.