Selahattin Esim

Selahattin Esim

Türk Sucuğu benzeri ürünlerde domuz eti ve Öğrencilere at eti servisi hakkında haber.

| 2 Comments

İlginç bir ülkede yaşıyoruz. Koyu Katolik İtalya’da bile Türk olduğunuzu anladıklarında size domuz eti servisi yapmazlar. Bunu Milano’da ,Verona’da ve Torino’da birçok kez yaşadım.

Dünyaca ünlü Türk sucuğuna domuz eti katanlar bir katolik kadar bile İslam dinine saygısı olmayan gözü dönmüş ahlaksızlardır diye düşünüyor insan, başka tarifi varmı acaba?? Öğrencilerin yemeklerine at eti koyan bir firma bu ülkede nasıl ekmek yiyebilir?

Artık ürünlerin üzerine sucuk benzeri ürün yazıyorlar hemde televizyonlarda hergün reklamı dönen çok ünlü firmalar yapıyor bunu. İnanmayanlar markete girince ürünlerin üzerindeki etiketleri okusunlar. Geleneksel Türk sucuğu ile ısıl işlem uygulanarak üretilen yarı-kuru sucuk arasındaki farklılıkları anlayabilirmisiniz? Etiketin üzerindeki içindekiler bölümünde soya tekstürü (soya proteini demek oluyor) olmasına rağmen ön taraftaki %100 dana eti ibaresi ise bir kandırmacadan başka bir şey değil. Hele %100 dana ibaresi olan ürünleri hiç almayınız çünkü dananın arkasında eti ibaresi bilinçli olarak koyulmuyormuş.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Kayseri yöresindeki pastırmanın lezzetinin Cırgalan biberinden kaynaklandığını anlatır. Maalesef Kayseri’ili üreticiler bu ince detayı görmezden gelerek kendilerine ihanet ediyorlar. Neden derseniz pastırma üretiminde GDO lu Cırgalan biberi kullanılıyor ve bu biber ekildiği yerden çok büyük bir alan yayılarak GDO suz diğer biberlere tecavüz edip genlerini değiştiriyor. Yani o muhteşem lezzet kısa bir süre sonra kaybolacak. Hele Erciyes eteklerinde pastırma ve sucukların doğal yöntemle kurutulması bir diğer eşi olmayan durum olup o bölgenin nem oranı dünyada benzeri olmayan özelliklere haizdir. Üretimin durmaması için artık belki Kayseri’de bile ısıl işlem görmüş sucuk benzeri ürün üretilerek geleneksel yöntemler yok ediliyor. Bu iki eşi ve benzeri olmayan özelliğe sahip Kayseri acaba bunun farkındamı?

Tarım Bakanlığının bu firmaların bazılarının ismini web sayfasında açıklamış fakat aşağıda belirtilen haberde 20 numune alındığı ve %25 inde sakatat bulunduğu açıklanmış yani en kötü şartlarda 5 tanınmış firmanın ürünlerinde sakatat bulunmuş olması gerekiyor. Artık DNA’lar ile dört saat gibi bir sürede hangi ürünün içinde ne olduğu belirleniyorsa ve Tarım Bakanlığı bu denetlemeleri zaten düzenli yapıyorsa zaten sonuçların elinde olması gerekir, hemen sonuçların açıklanması için neden bekleniyor acaba?? Yoksa bu denetlemeler düzenli yapılmıyormu, elde veriler mevcut değilmi diye düşünmeye başlıyor insan.

Aşağıda Van 100. yıl üniversitesinde yapılan araştırmada ise sucuk ve pastırmadaki nitrat ve nitrit limitlerinin aşıldığı apaçık gözler önüne seriliyor.

http://vfdergi.yyu.edu.tr/archive/2008/19_1/2008_19_(1)_41-45.pdf

Almanya’da mesela kasaplara rutin ziyaret yapan Gıda Müfettişleri tezgahın üzerinden örnek alarak laboratuvar incelemesine gönderirler. Eğer alınan örnekte bakteri yüzdesi belli bir limitin üzerinde çıkarsa dükkanın kapatılması ile başlayan  cezalar ile karşı karşıya kalmanız kaçınılmazdır. Hele hele Türkiye’de çok az kasabın dikkat ettiği beyaz et ile kırmız etin aynı tezgahta işlem görmemesi işlemi AB standardlarına göre olmazsa olmaz kurallardan biridir. Osmanlı döneminde bile zabıta kayıtlarında kasapların tavuk beslemesinin yasak olmasından dolayı kesilen cezalar olduğunu pek az kişi duymuştur ama o dönemlerde bile bunun farkında olunması önemli bir tespittir.

Son Malezya seyahatimde bu ülkeye olan saygım bir kat daha arttı. Helal gıda konusunda yapılan çalışmalar ve ortaya konan standardlar gerçekten çok önemli. Tüm dünyada helal gıda artık her kesimden ve dinden insanın dikkatini çekiyor, çünkü insan sağlığı için hayati standardlar içeriyor. Üzerinde helal sertifikası olan ürünü görünce bir nebze içiniz rahatlıyor. Ülkemizde helal gıda sertifikası alan firmalar mevcut, aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Bu firmaları helal yani diğer deyimi ile sağlıklı gıda üretimine önem verdikleri için kutlamak lazım ama sayıları çok az, umarım bu sayı hızlı bir şekilde artar.

http://www.gimdes.org/wp-content/uploads/Helal_Sertifika_Alan_Firmalar.pdf

Dünya’da hakiki Türk sucuğunu ancak Suriye ve Lübnan kökenli restoranlarda yiyebilirsiniz, menülerde en pahallı seçeneklerden biridir. Cidde’de en lüks restoran olan Lübnanlı Byblos’ta gerçek adı ile Sucuk menüde mevcuttur ben yedim ve sevinmek gerekirken çok üzüldüm. Aşağıdaki linkten bu restorana ulaşabilirsiniz.

http://www.leylatygroup.com/

Türkiye’de gerçek sucuğu bulamayacağınız gibi bu lezzeti menüsüne koymaya çoğu firma tenezzül bile etmez. Bu muhteşem lezzet bu sayede mutfağımızdan silinip başka ülkelere taşınmıştır(Burada bir ekleme yapmalıyım. İstabul’un el leziz et lokantası Beyti’de geçen gün Suudi misafirimi ağırlarken menüde sucuk olduğunu ve çıkışta özel paketlenmiş sucuk satıldığını görmek beni çok mutlu etti. İşinin ustası olan Beyti gibi bir firmaya yakışanı yapmışlar ve bu geleneksel lezzete sahip çıkmışlar. Bu konuda kendilerini tebrik ederim)

Kısa bir süre önce okuduğum bir haberde aynen aşağıdakiler yazıyordu:

A Haber’de yayınlanan Mehmet Ali Önel Yönetimindeki Deşifre ekibi marketlerde satışa sunulan ünlü firmalara ait, salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden 20 numuneyi, referans laboratuar olarak kabul edilen TurkLab laboratuarında analiz ettirmiş..

TurkLab Genel Müdürü Dr. Can Demir’in canlı yayında açıkladığı analiz sonuçlarıyla, yapılan hilelerle vatandaşın sağlığı ile nasıl oynandığı, %100 dana eti ibaresiyle vatandaşın nasıl kandırıldığı gözler önüne serildi.

Numunelerin %25′inde sakatat (Hayvan derisi, kemik, taşlık, böbrek,bağırsak) türevi karışımlara rastlanırken, numunelerin birinde de dana derisi tespit edildi..

Dr. Can Demir, İstanbul ve çevre illerde yapmış olduğu başka bir araştırmanın şok edici sonuçlarını da ilk kez canlı yayında açıkladı. Demir, özel bir kolejin yemekhanesinde öğrencilere servis edilmek üzere hazırlanmış at eti tespit ettiklerini, bir Askeri Birliğin kantininde de Mehmetçiğe domuz etinden yapılmış sucuklu tost yedirildiğini analiz sonuçlarıyla belirlediklerini açıkladı.. Konu ile ilgili askeri savcılığın soruşturma başlattığının altını çizen Dr. Can Demir, domuz eti konusunda gereken önlemlerin yeterince alınmadığından yakındı…

Ayrıca İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi prof. Dr. Haydar Özpınar’ın işlenmiş et ürünleri üzerinde yürüttüğü çalışmanın da sonuçları açıklandı.

Prof. Dr. Haydar Özpınar 300 farklı firmaya ait sucuk numuneleri üzerinde yapmış olduğu analiz sonuçlarında 300 numunenin %51 in de sakatat (Hayvan derisi, kemik, taşlık, böbrek,bağırsak) bulduklarını belirtti..”

——————————————————————————————————

O günden beri halen halkın sağlığını hiçe sayan bu firmaların açıklanmasını merakla bekliyoruz….

 

2 Comments

  1. Merhaba Selahattin Bey,
    Gündemdışı 24 programında tesadüfen izliyorum sizi.

    Görüşleriniz, gençlere önerileriniz ve bakış açılarınıza gönülden katılıyorum.
    Özellikle, gerçekten gençlerin zorluklarla baş edememe sorunun kökenine yönelik tespitiniz tam isabet.
    Tarımla ilgili görüşlerinizde muhteşem.
    Yazılarınızı tümünü okuyacağım.

    Emekli öğretmenim, eşimle beraber küçük bir atölyede çikolata üretiyoruz, Ankara, Batıkent’de. Yolunuz düşerse bekleriz, eminim, ortak konular olacaktır sohbet için. (Tarım ve eğitim başta olmak üzere: üretim modelimiz, tarımsal ürünlere katma değer oluşturmak üzere yola çıkış hikayemiz, sağlık odaklı ür-ge çabalarımızı paylaşmaktan çok mutlu oluruz)

    Saygılar
    Nihal Sevilmen

    Web sitemizi, e ticaret sitesine dönüştürüyoruz, bu nedenle henüz yapım aşamasında.

    • Sayın Hocam nazik görüşleriniz için teşekkür ederim.Ankara’ya yolum düşerse sizi ziyaret etmeye çalışacağım. Selam ve saygılarımla

Bir Cevap Yazın

Required fields are marked *.