Selahattin Esim

Selahattin Esim

Türk Mutfağı Nerede?

| 0 comments

Türk mutfağı dünyanın dört bir yanından gelen insanları cezbetmeye, şaşırtmaya ve sahip olduğumuz mozaiğin bir zenginliği olup ekonomiye büyük bir katkı sağlamaya devam ediyor. Buradaki en önemli eksiğimiz nitelikli bir pazarlama stratejimizin olmayışı ve yurtdışına açılmakta girişimcilerimizin çok cesaretsiz davranmalarıdır. Ortadoğu ve Uzak Doğu’da Türk mutfağı zenginliği ile başka ülkelerin girişimcilerince çok güzel şekilde değerlendirilirken bizim girişimcilerimiz acaba neyi bekliyorlar? Beceri yönünden onlardan bir eksiğimiz mi var? Dünyaca ünlü Fransız aşçı Paul Bocuse Türkiye’de yaprak dolması yediğinde, “Biz Fransa’da yüzyıllardır üzüm bahçeleri içinde yaşamamıza rağmen böyle bir yemeği nasıl düşünüp yapamadık,” diye hayıflanmış. Maalesef, asma yaprağından dolma yapan kültürü yurtdışında layığı ile pazarlayacak bir Türk konseptine sahip değiliz.


Antalya’da 7 yıldızlı bir otelde sunulan yemekleri gördükten sonra tesadüfen otel hakkındaki görüşlerimi soran Halkla İlişkiler görevlisine bazı eleştirilerde bulunmuştum. Sunulan yemekler hep yurtdışından gelen misafirlere yönelikti. Benim yurtiçinde bir oteli seçmekteki maksadım hem damak tadıma uygun bir mutfak rahatlığını yaşamak ve hemde açıkçası ülkemizde strese girmeden rahat etmekti. Bu eleştirileri Şef Aşçıya hemen iletmişler ve kendisi benimle görüşmek istediğini ısrarla belirtmiş. Akşam üzeri buluştuk ve karşımda son derece şık bir aşçı kıyafeti giyinmiş genç bir şef buldum. Bu genç aşçıya Türk konseptini neden layığıyla tanıtmadıklarını ve bizleri kendi ülkemizde yabancılar için yapılmış ekşili, tatlılı yemeklere mahkum ettiklerini sordum. Neden menünüzde dünyada en çok tanınan ve hazırlanması en basit yemek olan imambayıldı bile yok dediğimde “olurmu efendim menümüzde şu kadar yüz yemek var hepsini sırayla sunuyoruz” diye sitemkar bir cevap aldım. O zaman bizim yediğimiz yemeklerin yanında Türk Mutfağından örnekler az herhalde dediğimde yine tanınmış tüm yemeklerin menüde olduğu iddiası ile karşılaştım. Göğsüne Türk Bayrağı arması takan bu tanınmış aşçı yurtdışından gelen misafirlere değişik tatlar sunmanın peşinde değildi, bir Türk konsepti oluşturmak gibi gayesi yoktu. Mutfağı yok denecek kadar az lezzetlerle dolu ülkelerin tabiri caizse çakma yemekleri onların memnuniyeti gözetilerek her gün müşterilere sunuluyordu. Onlara tadı damaklarında kalacak bir tane bile olsa Türk Mutfağından bir lezzeti tattırmak kompleksli bir toplum olduğumuz için maalesef akıllarına bile gelmiyordu. Öyle ya ne gerek var riske girmeye. Peki ben Fransa’ya gittiğim zaman neden hiçbir otelin menüsünde döner,kuru fasulye,keşkek,lahana dolması gibi tipik Türk yemeklerini sunmak gibi bir düşünceleri olmuyor, bu onların müşteri memnuniyetine önem vermediğini mi gösteriyor? Hayır , onlar müşteri memnuniyetine çok önem veriyorlar ama kendi kültürlerini satıyorlar, eğer Fransa’da bulunuyorsan onların yemeklerini veya kendine en yakın bulduğun lezzetleri yiyeceksin başka çaren yok.

Ondan sonraki günlerde çıkan musakka, hünkar beğendi, imambayıldı, ekşili köfte, karnıyarık yemekleri hızla yabancı turistler tarafından tüketildi, demekki sunmasını bilmek ve özgüvene sahip olmak veya benim gibi otelin sunuş konseptini eleştiren bir müşterinin otele gelmesini beklemek lazım.

Ailece gittiğimiz son Japonya seyahatimizde orada bizi evinde ağırlayan dostum Japonya’nın en tanınmış 5 aşçısından birisi olan ustayı bize kaldığımız sürece Sukiyaki,Shabu Shabu,Sushi,Sashimi,Tempura gibi Japonyanın geleneksel özel yemeklerini en üst kalitede tattırması için hazır bulundurması işte böyle birşeydi. Şimdi bu ustanın elinden Japon mutfağının lezzetlerini tadan çocuklarım ve eşim o damak tadını inanın yıllar geçsede hiç unutamayacaklardır.

Pek çok seyahatte Türk Mutfağının lezzetlerini Suriyeli,Lübnanlı veya Ürdünlüler tarafından işletilen restoranlarda baş köşede görmek son derece hüzün verici bir durum. Hakiki Türk sucuğunu bu son derece lüks mekanlarda yiyebilirsiniz ama bizim lokantalarımızda bu muhteşem lezzeti sunmaya tenezzül bile etmezler, basit görürler.

Dünyanın en zengin mutfağına sahipken, devletin bu konudaki ilgisizliği de yerini önemli adımlara bırakıyor.
Artık devletin Turquality projesi kapsamında yurtdışında açılacak Türk Mutfağı Restoranları için 500.000 dolar teşvik verdiğini duymak son derece sevindirici ve özendirici bir başlangıç olur diye ümit ediyor ve tüm girişimcileri korkmadan cesaretle bu muhteşem lezzetleri artık yurtdışına taşımaya davet ediyorum.

Bir Cevap Yazın

Required fields are marked *.