Selahattin Esim

Selahattin Esim

Türk Telekom’un özelleştirilmesi ve ADSL hatlarındaki pahalı fakat kötü hizmet

| 0 comments

Telekom özelleştirildikten sonra hizmetlerin çok daha çağdaş ve hızlı bir konuma ulaşacağını sanmakla büyük hata etmişiz. Burada yapılan en büyük stratejik yanlışlık ne yazıkki Telekom piyasasında özel sektörü güçlendirmeden tüketicinin rekabet avantajlarından faydalanmasının önü açılmadan kartel pozisyonunun devredilmesi olduğudur. Her ne kadar bu devir 21 yıllık olsada şu anda bu durum söz konusudur.

İngilterenin efsanevi Başbakanı Demir Lady lakaplı Margaret Thatcher British Telecom’u özelleştirmeden önce özel sektörden şirketlerin telekom piyasasına girmesini ve BT ile rekabet edecek güce ulaşmasını sağlamıştı. Halkının daha iyi hizmet alması için BT’nin kartel pozisyonunun kırılmasını sağladıktan sonra özelleştirmeye gitmiş ve bugün o stratejinin ürünü olan dünya çapında telekom şirketleri O2 ve Vodafone böyle kurulmuştu. Uzun dönemli strateji planlaması ile hem halkına telekom hizmetlerinin ucuz gitmesini sağlamış ve hemde dünya çapında şirketlerin kurulmasını sağlamıştı.

Bizde ise kartel pozisyonuna hakim olan Telekom 1994 yılında 30 milyar dolar olduğu söylenen piyasa değeri ile %49 hissesi özelleştirilebilecek iken Danıştay kararı ile bu engellenmiş ve nihayet 2005 yılında %55 hissesi 6,5 milyar dolara özelleştirilmişti. O zamanki adı ile PTT nin Tsinin özelleştirmesi ile ilgili 19.Dönem 4.Yasama Yılı 107.Birleşim 02/Mayıs/1995 Salı tarihli TBMM tutanağı bu konuda ilginç tespitleri içermektedir. Milli menfaatler hakkındaki görüşlerin bu kadar değişebileceğine insan ihtimal vermiyor. O zaman özelleştirme hakkında TBMM çatısı altında söylenenler çok ilginç aşağıdaki linkten okumanızı tavsiye ederim.

http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=659&P5=T&PAGE1=2&PAGE2=83

Şimdi gelelim özel sektörün bir türlü rekabet edemediği sabit hatlar üzerinden ADSL hizmeti veren TTNET ADSL’in Türkiyede nasıl bir düzenek kurduğuna. Öncelikle bende bir ADSL abonesiyim ve almış olduğum paket 8 Mb/s olarak bana satıldı. Yapmış olduğum hız testlerinde bu hızı hiçbir zaman ölçmek nasip olmadı. Bağlantı hızı 1 mb/s ile 4 mb/s arasında gidip geliyor.. TTNET’i arayıp bunu söylediğimde yapılan kampanya reklamında “8 Mb/s hızına kadar” diye bir açıklama olduğu ve TTNET’in 8Mb/s hızında ADSL hizmetini garantilemediği oldu. Yani tüketici kurnazca bir kampanya ile kandırılmış oluyordu. Aylık ödediğim ücret ise 55 TL yani yaklaşık bugünkü kur ile 24 €uro. Şimdi gelin Hollanda’da ADSL hizmeti veren özel şirketlerin TTNET’ten almış olduğumuz hızın (gerçek hızın) 50,60 ve 100 kat daha hızlısını hangi fiyatlara sunduklarına bakalım. Aşağıda gördüğünüz tablo benim burada ödediğim yıllık meblağa yaklaşık fiyat karşılığında (indirimler dahil) Hollanda’da hangi hızlarda ADSL hizmeti alabileceğimi gösteriyor. Burada sizlerinde anlamakta zorluk çekeceğiniz konu aynı hizmeti çok daha kötü koşullarda ülkemizde neden bu kadar yüksek ücret ödediğimiz olacaktır. Hollanda gibi telekom altyapısına çok daha fazla para harcayan, çalışanlarına burdakinden en az 2 kat fazla ücret ödeyen bir ülkede nasıl oluyorda ülkemizdeki hızın 15 ,20 katı kadar bir hızda hizmeti aynı ücrete veriyorlar? Hemde bazı şirketler ilk altı aylık kullanım için ücret almıyorlar veya iyi bir indirim yapıyorlar.

İnsan şunu anlamakta zorluk çekiyor donanım aynı donanım değil, teknoloji 15 kat daha yavaş, işçilik ücretleri çok daha düşük, döşediğiniz optik fiber kablo daha az ve satış fiyatınız aynı, bunun günümüz rekabet koşullarına göre açıklaması TTNET ADSL’in muhteşem bir kar yaptığıdır,kimse tüketiciyi kandırmasın.

Cem Yılmaz’ı reklamlara çıkarıp Avrupayi fiber optik hatla döşedik, ipek yolu projesi ile Çin’e ulaşacağız diye reklam yapmak gerçekten hoş ama halka adam gibi sattığınız hızda ve çağdaş internet bağlantı hizmeti vermek için gösterdiğiniz çaba tüketici için daha anlamlı.

Gelelim bu çok yüksek ücretlerle aldığımız hizmetlerin nasıl verildiğine ve kalitesinin hangi seviyede olduğuna. İstanbul’un göbeğinde sürekli kopukluk sorunları yaşadığımız bize 8 Mb/s hızında diye satılan ADSL hattı ile ilgili sorunları iletirken yaşadığımız problemler gerçekten çok bezdirici. Güya Telekom özelleştirilince çağdaş hizmet verilecekti, servis hizmetleri çok daha hızlı olacaktı. Bunların gerçek olmadığını hepimiz sorunlarla karşılaştıkça çok iyi anlamış olduk.

Türk Telekomun yeni CEO’su biz sadece istanbul gibi kar edilen yerlerde yokuz kar yağan yerlerde de hizmet veriyoruz diye bir slogan kullanmıştı. Şimdi kendisini bu muhteşem kazançları elde ettiklerini kendisininde bu sloganla teyit ettiğ istanbul’un göbeğinde nasıl hizmet verdiklerini araştırmaya davet ediyorum.

ADSL hattımızda oluşan kopukluğu birinci kez bildirdiğimde sorun birkaç gün sonra çözüldü. Sonraki telefonlarda daha önce bildirilmiş bir arıza olduğu ve bunun Erenköy Santrali çalışanlarınca kapatılmadığı için ikinci bir arıza kaydının alınamadığı bildirildi. Nasıl yani? Daha önce açılmış bir arıza kaydı kapatılmadığı için arıza kaydı alınamazmı? Cevap: Evet alınamaz önce bu kaydın kapatılması lazım, bunu yapabilmemiz için bildirim yapmamız lazım. Peki bildirin ama benim bağlantı sorunumu giderin dedim. Bir gün sonra tekrar hat açıldı ve 15 gün sonra tekrar koptu. TTNET ADSL arıza bildirme hattını 4440375 ten tekrar arayıp arızayı bildirdiğimde yine aynı aptalca sorular modeminizi son beş dakikada açıp kapattınızmı cevabınız evet ise 1’i seçiniz, ADSL ışığı yanıp sönüyormu? Splitter takılımı? Evet takılı bu hat daha dün çalışıyordu. Sesli yanıt sisteminde ADSL hizmeti aldığınız abone numarasını giriyorsunuz, bu teyit ediliyor ve epey bir uğraştıktan sonra karşınıza çıkan görevli soruyor telefon numaranızı alabilirmiyim. Haydi bakalım o zaman niye bana abone numaramı girdirip teyit ettiriyorsunuz, bunu CRM sisteminize aktaran yazılımınız yokmu ne olur birisi açıklasın. Aynı çözüm üretmeyen aptalca soruları dinlemek ve İstanbul’un göbeğinde bir semtte bağlantı kopukluğu yaşamak artık gına getirdi. Çağrı merkezinde hatta olan kişi yine bir ay önceki arıza kaydım kapanmadığı için kayıt alamayacağını söyleyince özelleştirmenin Telekoma bir şey kazandırmadığına en nihayet kesin kanaat getirdim ve acilen sorunumun çözülmesini rica ettim. Çağrı hattındaki Görevli bana birde Erenköy Santrali ile temasa geçmemi tavsiye edince bu santral ile bağlantıya geçmesi gerekenin kendileri olduğunu ve hizmet aldığım TTNET firmasının bu sorunu çözmek için ne gerekiyorsa yapmasını hatırlatmak zorunda kaldım. Bu gerçekten inanılmaz bir durum arıza hattı sorunun giderilmesi için birde Türk Telekom içindeki bir birimi aramasını müşteriye tavsiye ediyor.

Bu aktardıklarımdan sonra aklıma ilk gelen sorun sebepleri şunlar olmaya başladı:
1. Bazı günlerde trafik çoğalınca rastgele hatları devre dışı bırakıyorlar
2. Erenköy santralinde TTNET firmasından kopuk olan bir birim var ve bunlar kontrol dışı çalışıyorlar arıza kayıtları aylar geçmesine rağmen kapatılmıyor ve sorunlar takip edilmiyor, bu kişileri uyaracak bir kurum içi iletişim yok. Yani kimsenin kimseden haberi yok..
3. Kablolar halen eski sistem ve özelleştirmeden sonra değişen hiçbirşey olmadı, kapasiteyi kaldırmıyor. Avrupayı fiber optik hatla donatan Türk Telekom demekki İstanbul’da bile eski santralleri kullanıyor ve altyapı talebi karşılayacak kapasitede değil.
4. Çağrı merkezinde hizmet veren görevlilerin elinde akıllı bir CRM yazılımı mevcut değil ve Toplam Kalite Kayıtları dikkate alınmıyor.

Artık tüketiciler sabit hatları kullanmak ihtiyacı hissetmiyorlar ve cep telefonları bu hatları gereksiz kılacak kadar ucuzladı. Halen ADSL bağlantısı için sabit hatları kullanmak zorunda bırakılıyoruz,bunun sebebini ne olur birisi tüketicilere açıklasın. Ben ADSL hizmeti almak istiyorum, benim evime gelen kablo aynı kablo ve ayrıştırıcı kullanarak sabit telefonla ADSL aynı hat üzerinden kullandırılıyor, yani teknik olarak sabit hatta aslında gerek yok, ama Türkiye’de kullanmadığınız bir hizmeti zorunlu kılan şark kurnazı tüccar zihniyetine göre gerek var!!

İnanırmısınız özelleştirmeden önce en azından sizin dilinizden anlayan insanlarla muhatap oluyordunuz ve sorununuz gerçekten çözülüyordu. Özelleştirme sonrası birçok kalifiye elemanın söylendiğine göre kuyumcu hassasiyetiyle işten çıkarılması veya işten ayrılması öyle anlaşılıyorki hizmet kalitesini epey düşürmüştü. Tüketici haklarının gereğince korunmadığı bir ülkede yaşadığımızı bazen unutup bizde hayal alemine dalıyoruz. Bu hizmeti bize layık görenlere duyurmak bizim görevimiz. İnşallah bize layık olduğumuz çağdaş hizmeti uygun fiyatlarla verme çabasını gösteren anlayışa bizlerde bir gün sahip oluruz diye umutla bekliyoruz.

Bir Cevap Yazın

Required fields are marked *.