Artık akşamları yürüyüş yapmak için Anadolu yakasında Bağdat caddesine indiğinizde birkaç acı sorunla yüzyüze kalıyorsunuz. Birincisi kanalizasyonlardan gelen ağır lağım kokusu,ikincisi otopark sorunu ,üçüncüsü kaldırımlara taşan kafeler ve dördüncüsüde çöp bidonlarından etrafa saçılan pis kokular. Bu hizmetlerin verilmesinden sorumlu olan Kadıköy Belediye Başkanının artık sayısını unuttuğum şekilde yıllardır seçimleri kazanması ise başka bir tuhaflık. Bu semtte oturan geliri yüksek, toplumun üst düzeyini temsil eden akıllı insanlar daha kaç seçim alamadıkları hizmetlere rağmen gözlerini kapatıp aynı Başkanı seçerler gerçekten araştırılması gereken bir konu. Tek yaptıkları şey durmadan kaldırımlarla oynamak. Önce 30 cm yüksekliğinde kaldırım yapıyorlar, sonra tekrar kaldırımları söküp engelliler için yeniden kaldırım yapacaklarını ilan ediyorlar.
Bağdat caddesi Paris’in Champ Elysee caddesi ile yarışacak güzellikte ama kaldırımlar temizlik standardlarının çok altında. Bu kadar çok ziyaretçinin geldiği caddenin çevresinde Belediyenin becerdiği tek iş ara sokaklara parkometre koyup insanların üzerinden bedava para kazanmak ve hiçbir ek hizmet üretememek. Bağdat caddesinde dolmuşlar için cep alanlar yapılmış ve buraya park etmeniz yasak ama dolmuşlar hiçbir zaman cebe girip müşteri almıyorlar, onlar cadde üzerinde sık sık durarak ve trafiği engelleyerek müşteri topluyorlar. Bağdat Caddesinin altına veya etrafına otopark yapıp insanları bu eziyetten kurtarmak ise herhalde çok zor bir iş olmasa gerek. Caddenin altını otoparka çevirip giriş çıkışlarıda kolaylaştıracak bir proje teknolojinin bu kadar ileri gittiği çağımızda pekala mümkün. Asansör parklar yapılabilir, bu Tokyo gibi mega şehirlerde sık kullanılan bir teknoloji seçeneği.
Bağdat Caddesi esnafı müşterileri için en önemli şey olan otopark sorununa nasıl birlik olup bir çözüm üretemiyor veya belediyeden çözüm istemiyor oda ayrı bir konu. Mekanın önüne park eden arabaların çekilmesi herhalde ekonomik olarak en çok onları ilgilendiriyor. Caddede beş dakikalık yürüyüş yapmak için gelenler dönüşlerinde arabalarının çekildiklerini görünce şaşırmamalılar. Ödeyecekleri cezada cabası!! Halbuki 5 TL’ye bir iki saatlik park imkanı bu halka sunulabilse bu caddenin ekonomisinede önemli katkıda bulunacaktır.
Akşamları toplanan ve etrafa çok kötü kokular saçan çöp bidonları arasıra dezenfekte edilse çok iyi olmazmı, çöp boşaltıldıktan sonra bidonların kapaklarını kapatmak çokmu zor? Herşey ufak düzenlemelerle gayet güzel organize edilebilir, ama bunun için akıllı bir yönetim gerekli..
Bu caddede yürürken pis lağım kokuları sizi rahatsız ediyor. Caddeye yakın yerlerde mazgallar kapalı yapılabilir, etrafa güzel kokular saçabilecek çiçekler ekilebilir, yağmur suyu için ayrı bir atık sistemi inşa edilebilir. Bunların hepsi bir tasarım konusu ve prestij bir caddeye bu tür tasarımlar yakışır. Champ Elysee nasıl tüm dünyadan insanları kendine çekiyorsa Bağdat Caddeside çekebilir.
Halbuki periyodik olarak yüksek basınçlı suyla İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bünyesinde mevcut olan temizlik hizmeti bu pislik içindeki kaldırımlar için yapılsa, otopark sorunu çözülse, kesişme noktalarında belki trafik toprağın altında bir tünelden verilse Bağdat Caddesi Paris,Tokyo, Milano’nun en prestijli caddeleri ile yarışacak güzellikler içeriyor. Akşamları çok uzak semtlerden birçok insan sadece o temaşayı yaşamak için arabayla Bağdat caddesinden geçip o ışıl ışıl hayat dolu caddeyi bir baştan bir başa katediyor,çünkü orası bir cazibe merkezi. Cadde üzerindeki binalarda eskiden oturulan mekan olan alt katlarda yerleştirilmiş yeme içme mekanları ve kafeleri inanın dünyadaki birçok tanınmış yerle yarışacak kalitede ama ne yazık ki mekanların alanlarını belirleyen bir standard mevcut değil. Burada o kadar sık kiracı değişikliği ve restorasyon yapılıyorki inanın duvarlar ve beton kolonlar çoktan korozyona uğramıştır bile.
Bağdat caddesi çevresinde çocukların haşır neşir olacağı yeşil alan,spor alanları yok denecek kadar az. Kadıköydeki okulların bazılarında halen spor salonu yok, sanki güneydoğuda mahrumiyet bölgesindesiniz, çocuklar yağmur altında okulun bahçesinde güya spor yapıyorlar. Bizde bu ortamdan ülkeye sporcu yetişmesini bekliyoruz.
Gerçi konu ile ilgili değil ama mesela Londra’da her semtte golf sahası bulunur, orada her vatandaş golf yapabilir. İnsanların gidip yüzebilecekleri belediyeye ait büyük kapalı yüzme havuzları bulunur. Hollanda’da 80 bin kişinin yaşadığı köyde bile Kadıköy’den çok fazla çim futbol sahası bulunur. Nüfusu 16.669.112 olan ülkede 1.125.091 lisanslı amatör futbolcu bulunuyor. Nüfusu 70 milyona dayanan ülkemizde ise lisanslı futbolcu sayısı 466 bin civarında. Şimdi neden Hollanda’da yetişen futolcuların İngiltere,ispanya ve İtalya liglerinin üst düzey takımlarında kolaylıkla yer bulabildiklerini anlıyormusunuz? Bizde Beşiktaş,Galatasaray ve Fenerbahçe gibi üst düzey takımların altyapıları halı sahalarda yetişiyor. Çocukların adalelerindeki kıvraklığı genç yaşta körelten ve onları sakatlığa yatkın hale getiren halı sahalarda altyapı organizasyonları yapılıyor, çünkü çim saha halen bir lüks. Miyonlarca kişinin yaşadığı para içinde yüzen Kadıköy belediyesinde ise normal halkın spor yapabileceği bir tek gerçek çim saha yok, bu spor adına büyük bir kayıptır.
Kadıköyde tren yolu güzergahında 1950 li yıllarda yapılmış daracık alt geçitlerden günde binlerce araç birbirine çarpmamak için inanılmaz bir maharetle geçmeye ve Bağdat Caddesine ulaşmaya çalışıyor. Hele Suadiye’deki geçitten yayalar bile ancak duvara sürtünerek geçebiliyorlar. Bu geçitleri genişletip neredeyse çürümekte olan tren köprülerini elden geçirmek gerçekten çok elzem ve halka inanılmaz bir hizmet olacaktır. Halen Kadıköy rıhtımından Moda üzerinden Kızıltoprağa çıkabilmeniz için sadece bir arabanın geçeceği belkide 60 yıl önce yapılmış cadde kullanılıyor ve inanılmaz bir sıkışıklık yaşanıyor. Günümüz trafiğini rahatlatacak yer altından Kızıltoprak semtine bağlanacak bir tünel yapmayı Sayın Kadıköy Belediye Başkanı hayal edip düşünebilirmi bilmiyorum.