Selahattin Esim

Selahattin Esim

Türk Milli Takımı nasıl başarılı olur ve ülke çapındaki yetenek keşif sistemi neden çalışmıyor? Bölüm 3.

| 0 comments

TFF dünya kupası elemeleri için oynanacak son 4 maç ve sonrası için hoca arayışına giren TFF yönetimi asıl sorunun Türk futbolunda öz kaynak düzeninden kaynaklandığını anlamış gibi görünüyor. Stefan Kuntz gibi bu sistemi iyi bilen bir hocayı Hamit Altıntop’un düşünmesi bu konuda uzun dönemli hareket edileceğini gösteriyor. Bence Hamit Altıntop sorunun nereden kaynaklandığını gayet iyi biliyor ve görüyor. Türk Milli takımının başına mutlaka çok ünlü bir ismin gelmesi gerekmiyor sorunu bilen ve sistemin çalışmasını sağlayacak bilgi ve maharette olması bence yeterli. Dünyanın en ünlü teknik direktörünü getirerek belki 4 maçlık periyodu başarı ile atlatırsınız ama Türk Milli takımının geleceğini kurgulayamazsınız.

Burada yapılan sözleşmelerde neden performans ölçümü maddesi koyulmadığını anlamak güç. Hollanda Frank De Boer’un sözleşmesinde milli takımı çeyrek finale çıkartamazsa sözleşmesine son verileceği maddesi olduğu için hızlı bir şekilde bu süreci atlattı, tazminat pazarlıkları söz konusu bile olamadı. Ülkemizde anladığım kadarı ile teknik direktörlerin sözleşmelerine böyle bir madde koyulmuyor. Buda şu anlama geliyor önü açık ve belirlenmemiş bir başarı kriteri uygulaması olduğu için sürekli tazminat ödenmek zorunda kalınıyor veya sözleşme feshinde bir kılıf aranıyor. Olaya şöyle de bakabiliriz sanki Türk Milli takımı teknik direktör bulmakta zorlanıyor ve teknik direktörler bin bir rica ile ikna ediliyor veya yalvarılarak göreve getiriliyor. Türk Milli takımının bir marka değeri olmasa dünyanın en değerli araba üreticisi neden sponsor oluyor acaba? Yöneticisinden futbolcusuna şu özgüven sorunumuzu yıllardır halledemedik gitti.

TFF web sayfasına bir göz atarsanız çocuklarımızın arasındaki yeteneklerin keşfi için her şey düşünülmüş ve çalışıyor zannedebilirsiniz. Geç yaşta da başlasa hedef yaş gruplarından başlayarak Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili koordinasyona kadar kağıt üzerinde tanımlanmış ama sanki çalışmayan bir sistem var. Tüm direktörlüklerin eski futbolcular arasında paylaşılmış olması ve bilimsel çalışma yapan spor akademisinden mezun eğitmenlerin bu kadrolarda olmaması ise ayrı bir tuhaflık. Eski futbolcuların top oynadıkları dönemde yetenekli ve başarılı olmaları onların bir ülkenin futbolunu kalkındırma Avrupa ve Dünya şampiyonlukları getirecek bir sistemin stratejisini kurabilme becerisine sahip oldukları konusunda bir güvence vermez. Bu konu tamamen bir bilimsel ar-ge ve inovasyon içermektedir. Türk futbol sisteminin başarıları getirebilmesi için ciddi bir inovasyona ihtiyacı var.

Türk Milli takımının başına kim gelirse gelsin en büyük sermayemiz olan gençlerimiz zamanın gereksinimlerini karşılayan bilimsel bir çalışma ile ve grassroots temel ilkelerinde belirtilen torpilin işlemediği fırsat eşitliğine dayalı ve adil olarak yetenekleri keşfedilmez ise tüm başarılar ve ardından gelen başarısızlıklar kısır bir döngü içinde sorgulanacaktır.

TFF yetenek keşfetme sisteminin web sayfasından anladığımız kadarı ile belirtilen ana hatları şöyle:

  • Okul ve Çocuk Futbolu
    Futbol kulüplerinde altyapı kavramı 12 yaş ve üzeri çocuk ve gençlerin oluşturduğu yarışmacı takımlar olarak bilinmektedir. Ancak bu yaş gruplarının ihtiyaçlarını karşılayacak doğru hareket ve futbol eğitiminin temellerini almış çocuklara ihtiyaç vardır. Amatör ve profesyonel futbol kulüplerinin öncelikli hedefi 15 yaş altı çocuk ve gençlere yönelik nitelikli futbol eğitimi programları düzenlemek, çevre okullar ile iletişim ve işbirliği halinde olarak daha fazla çocuğa ulaşmak ve çeşitli aralıklarla futbol şenlikleri organize etmek olmalıdır. Bu sayede hem elit futbolcuya ihtiyaç duyan yarışmacı takımlara oyuncu desteği sağlanmış hem de kulübün yakın çevresine karşı sosyal sorumluluğu yerine getirilmiş olacaktır. Düzenlenecek programlar ve organizasyonlarla çocuklar daha erken yaşlarda futbolla tanışacak bu sayede futbolun sevdirilmesi, temel futbol eğitimin çocuk için en etkili yaş aralığında verilmesi sağlanacaktır.
    https://www.tff.org/default.aspx?pageID=883
  • Futbol Gelişim Direktörlüğü (Eski futbolcu ağırlıklı)
    https:/www.tff.org/default.aspx?pageID=390
  • Genç Futbolcu gelişimi “Gelişim Ligleri”
    Genç Futbolcu Gelişimi
    Genç futbolcu gelişimi, yetenekli futbolcuların ortaya çıkarılması ve bu futbolcularımızın uzman ve doğru eller tarafından üst seviyelere hazırlanması amacıyla yetiştirilmesini öngörür.
    Türkiye Futbol Federasyonu, bu düşünceden hareket ederek, genç futbolcu gelişim programlarını “Gelişim Ligleri” adı altında hayata geçirmiştir.
    https://www.tff.org/Default.aspx?pageId=735

TFF Yetenek keşfi veya diğer deyimiyle öz kaynak düzeni sistemi için tespitler ve öneriler:

  • Futbol federasyonunun sayfasına girdiğimizde üzülerek görmekteyiz ki özellikle 7-10 yaş arasındaki grup için hiçbir planlama bulunmamaktadır. Web sayfasında Kulüp-Okul Futbolu başlığı tıklandığında boş bir sayfa çıkmaktadır. Sürekli 14 -19 yaş arasından bahsedilmektedir ki bu yaşlar yetenek tespiti için çok geç yaşlardır. Yazı dizimin 2. Bölümünde başarılı olmuş ülkelerin sistemlerine ve üzerine eğildikleri yaş gruplarına özellikle değinmiştim. Dolayısı ile düzenli olarak başarılı olmamız belli standartları yakalamamız bu şartlarda pek mümkün gözükmüyor. Kısacası ortada futbolun gelişimi adına çalışan bir sistemin var fakat sahada çok aktif olduğundan bahsetmek sanki mümkün gözükmemektedir.
    Yukarıda verilen gelişim ligleri web sayfasından anlaşıldığına göre 14 yaş grubundan başlanarak zaten 11-13 yaş arasında gelişmesi planlaması gereken yaş grubu düzenlenen programda devre dışıdır. Bir sonraki paragrafta buna biraz açıklık getireceğim.
  •  Ülkede en büyük bütçeye sahip olan futbol federasyonunun 81 ilin tümünde maalesef yetenek arama birimi(scouting) bulunmadığı anlaşılıyor. Sadece bölge müdürlüklerinde ilgili illerden sorumlu antrenörler bulunmakta , onlarda tam anlamı ile her yere yetişememekte ve bu sebepten dolayı yetenekler tam anlamıyla keşfedilememektedir. Federasyonda Futbol Gelişim Direktörlüğü birimi bulunmakta ancak burada görevli olanların büyük çoğunluğunun eski futbolcu olduğu görülmektedir. Bu direktörlükte görev alanların özgeçmişlerinin bile bulunmaması ve web sayfasının çok amatörce düzenlenmiş olması bile çok ilginç.
  • Bu sistem revize edilerek MEB ve Üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor Bölümleri ile işbirliği arttırılmalı ve aynen Fransa ve Belçika’da olduğu gibi 11-13 yaşları arasında tüm ülkede yapılan taramalarda keşfedilen yetenekler gençlere milli eğitim verecek bir akademi sistemi kurulması kaçınılmazdır.
    Ülkenin 11-13 yaşları arasındaki yeteneklerinin her yönden eğitimi kulüplerin insiyatifine bırakılmayacak kadar son derece önemli bir kaynaktır. Tabii bu konuda iyi örneklerin olduğunu ama ülkenin büyük potansiyelinin ufak bir bölümünü kapsadığını söylemek zorundayız.
    Yaklaşık 10 bölgede kurulacak akademilere fırsat eşitliğine ve adil bir seçim üzerine kurgulanmış yetenek seçme çalışmalarında tespit edilen mesela yaklaşık 21 öğrenci tüm eğitim masrafları TFF tarafından karşılanacak şekilde yatılı bir sistem kurulabilir. Bu akademilerde deneyimli eğitmenlerin gözetiminde aynı sistem kullanılarak milli öz kaynaklar değerlendirilebilir. Bu sistemden çıkacak yetenekli gençler gelecek 10 yılda Türk Milli takımının Avrupa şampiyonu olması hedefi doğrultusunda yetiştirilerek böylece hem kulüpler, hem ülke futbolu ve hemde gençlerimiz kazan, kazan, kazan prensibi ile herkesin kazandığı bu sistemden beslenebilir.
  •  Ülke bazında yetenek tespiti için TFF tarafından harcanacak örnek bir bütçe tahmini ne olabilir sorusuna şöyle cevap verilebilir.
    Örnek vermek gerekirse
    Her ilde ortalama liyakat sahibi 4 antrenör görevlendirilse ayrıca tespit ettikleri yetenekler için de prim verilse çok yerinde olabilir.
    7.000 TL brut maaş X 4 = 28.000 X 81 il = 2.268.000 TL (yaklaşık bugünkü kurla 270.000 dolar/ay) milyarlarca lira bütçesi olan federasyon için bir değer ifade etmez ancak ülke futboluna çok katkı sağlar kanaatindeyim. Kulüpler tarafından bir futbolcuya verilen transfer parası ile tüm ülkede 324 yetenek keşfi yapan futbol ajanları ile çalışan bir sistem kurulabilir.
    Futbol Federasyonu daha önceki yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yaparak illerde koordinatör öğretmenler görevlendirilmiş ve bu sayede pek çok yetenekli futbolcu çıkmıştır. Bu proje koordinatör sayıları arttırılarak tekrar hayata geçirilebilir.
  • Beden Eğitimi Dersinin ve okul içi spor faaliyetlerinin gençlere verdiği kazanımlarına baktığımızda; kendine güven, rakibine saygı, doğru ve çabuk karar verebilme, takım ruhunu geliştirme, grupla hareket etme, kazanmak için mücadele etmek, kaybetmeyi kabullenerek yeni stratejiler geliştirmek, başkasının hakkına saygı duymak ve benimsemek gibi hayati önem taşıdığı görülecektir. Bu davranış ve kazanımların hiç birisi göz ardı edilmemelidir. Kısacası beden eğitimi dersleri eğitim sürecinin tamamlayıcı unsurudur. Sadece spor olarak değerlendirilmemelidir.
  • Çocuklarımız ve gençlerimiz ülkemizin geleceğidir. Gençlerimizin; obezite, madde bağımlılığı, sporda şiddet, kaliteli yaşamın gerektirdiği spor alışkanlığı, toplumda spor kültürünün oluşturulması konularında Beden Eğitimi Dersleri ve okul içi spor faaliyetleri hayati önem taşımaktadır. Özellikle ilkokul çağındaki çocukların aldıkları gıdalardan kaynaklanan bir obezite sorunu var. Japonya bu yaş grubuna her gün sıcak yemek veren bir sistem kurarak gelecek nesillerin sağlıklı büyümesine büyük önem veriyor.
  • Sağlık Bakanlığı; obezite ve madde bağımlılığı, İçişleri Bakanlığı; yine madde bağımlılığı ve sporda şiddet konuları ile ilgili projelere milyon dolarlar aktarmaktadırlar. Bu ve buna benzer projelere beden eğitimi öğretmenleri paydaş yapılarak projenin eğitim ayağı oluşturulmalıdır. Bu sorunların tamamı beden eğitimi dersleri ve öğretmenleri aracılığı ile çocuklarımıza ve gençlerimize eğitim verilerek daha az bütçe ile çözebilir. Duvar yazıları ve afişler kalıcı çözüm değildir.
  • Ülkemizde şu anda İlkokul 1-2-3-4. Sınıflarda beden eğitimi dersleri yoktur. Var olan Sportif Etkinlik derslerine de sınıf öğretmenleri girmektedir. Bu derslerin amacı dışında (Matemetik, Fen ve Teknoloji, Türkçe, İngilizce) vb, işlendiği de bilinen bir gerçektir. Gelişmiş ülkelerde hareket eğitimine başlama yaşı 0-6 iken, ülkemizde 9-11 yaşlarına taşınmıştır. Bu neden aslında çocuklarımızın ve gençlerimizin doğuştan getirdiği yeteneklerinin yok olması sebebidir. Bu kaynağın zamanında değerlendirilmemesi sonucu buradan beslenmesi gereken ulusal takımlarımızın bazı dallardaki başarısızlığının başlıca nedenlerinden biridir. Derslerde patlak toplarla konular işlenmekte ve okullarımız beden eğitim ve okul spor faaliyetleri konusunda kaderine terk edilmiş bir görünüm arz etmektedir.
    İlkokul 1. Sınıftan 12. Sınıfa kadar kesintisiz beden eğitimi derslerinin okul ve sınıf düzeyi ayırt edilmeksizin haftada en az 2 saat olmalı ve beden eğitimi öğretmenlerinin girmesinin sağlanması gereklidir.
  • Alan dışından atama veya farklı branşlara pedagojik formasyon verilse dahi spor akademisinden beden eğitimi mezunu olup atama bekleyenlerin önü açılmalı ve bu önemli kaynağın devreye sokulması ülkemizde toplam tahmini sayıları 50.000’i geçen büyük bir sinerjiyi sistemin içine dahil edecektir.

Örneğin ABD’de üniversitelere başvuranlar arasında seçim yapılırken lisanslı sporcu olup olmadığına çok dikkat edilir. Bunun sebebi yukarıda saydığımız ; kendine güven, rakibine saygı, doğru ve çabuk karar verebilme, takım ruhunu geliştirme, grupla hareket etme, kazanmak için azimle mücadele etmek, maç esnasında taktiksel stratejileri uygulayabilme, kaybetmeyi kabullenerek yeni stratejiler geliştirmek, beslenmesine dikkat etmek, alkol ve sigara gibi sportif performansı etkileyen zararlı maddelerden uzak durmak, başkasının hakkına saygı duymak ve benimsemek gibi kazanımlardır. Bu kazanımları elde etmiş sporcu gençler üniversiteye kabul prosedüründe bir adım öndedirler.

Türk gençleri kendilerine şans verildiğinde önemli başarılar elde edeceklerini voleybol ve basketbol branşlarında göstermişlerdir. Aynı başarı futbol alanında da elde edilebilir. Türk Milli takımında oynayan futbolcularımızın çoğunun Avrupa’nın büyük kulüplerinde başarılı olması orada bir sistem içerisinde kendilerine verilen görevi yüksek performans ile göstermelerinden kaynaklanır. O performansı göstermediklerinde arkalarında formayı alacak 1 veya 2 yedek mutlaka vardır. Oynadıkları kulüplerde performans düşüklüğüne tolerans gösterilmez. Arda Turan bir söyleşisinde antrenmanlardan önce tartıldıklarını ve sözleşmelerinde tolere edilebilecek kilolarının bile yazılı olduğundan ve bu limit geçildiğinde maaşlarından kesinti yapıldığından söz etmesi performansa dayalı sistemin basit fakat bir o derece önemli bir göstergesidir.

Ülkemizde eşit fırsatlığı, adil ve performansa dayalı bir yetenek keşif sistemi kurulmasının zor olmadığını düşünüyorum, bu sistemi kurabilecek insanlarımızda fazlasıyla mevcut umarım bu yazı dizisi ile bir nebzede olsa konuya ışık tutabilmişimdir.

Bir Cevap Yazın

Required fields are marked *.