Selahattin Esim

Selahattin Esim

Yahyalı Kapuzbaşı Şelalesi

| 0 comments

Geçen hafta Kayseri’de bulunmamız dolayısı ile hep görmek istediğim Yahyalı Kapuzbaşı şelalesini ziyaret etmek için bir gezi düzenledik.

İnternet üzerinde pek fazla bilgi olmadığından gözümüzü kapatıp Kayseri’de toplayabildiğimiz bilgilerle yola koyulduk. İlk sürprizi Yahyalı’ya varınca yaşadık. Bu ilçede Belediye’nin tesislerinde güzel kahvaltı yapılabileceği bilgisine göre hareket ederek yanımıza hiçbir şey almadan yola çıkmamız bizi şaşırtan hoş bir sürpriz yaşamamıza sebep oldu. Yahyalı’ya vardığımızda tesise girince kapalı olduğunu ve böyle bir hizmet olmadığını görmenin şokunu yaşarken ağaçların arasından buraya gelin diye bir ses duyduk. Tam o sesin olduğu yere yönelirken karşılacağımız manzara aklımıza dahi gelmezdi. Burada güzel kahvaltı olduğunu söyleyen dostum Mustafa Çelik ailesi ile mükellef bir kahvaltı sofrasında tam karşımda oturuyordu. Bana burada kahvaltı olduğunu söylemesine rağmen pastırmadan, tahinli katmere kadar klasik bir Kayseri kahvaltı nevalesini yanlarında getirip orada buldukları boş tesiste masalara yerleşmişlerdi. Bizi hemen sağolsunlar sofralarına davet ettiler ve insanın kısmet dediği şey herhalde bu olmalıydı. Tam ben Mustafa hani bu tesiste altından suların aktığı bir mekanda kahvaltı yapılıyordu derken ” Evet doğru abi bak herşey var kahvaltı sofrası hazır buyrun ” diye esprili bir şekilde Kayseri görgüsü ile on kişiden oluşan ekibimizi sofralarında ağırladılar. Halbuki biz iki gün önce görüştüğümüzde kendilerinin Darende tarafında gideceklerini söylemiş ve bizi de davet etmişti. Hayatımda karşılaştığım en tatlı sürprizlerden birisini burada yaşadığımı söylersem herhalde abartmış olmam.


Bu tesisin Belediye’ye ait olması ve özelleştirilmemiş olması hizmetin özel sektörün elinde daha güzel verilebileceğinin kanıtıydı sanki. Halbuki mekan gayet güzel ve bu güzergahı geçip Kapuzbaşı şelalesine gideceklerin başka alternatif seçenekleri olmadığı halde basit bir kahvaltı hizmeti dahi sunulamıyordu. Yöresel bir kahvaltı sunacak girişimcilere ilçelerinin potansiyelini kullanmalarını tavsiye ederim.

Yahyalı’dan hareket ettikten sonra zahmetli ve bazı bölümlerinde stabilize çalışmaları olan bir yolu takip ederek yaklaşık 1,5 saat sonra şelalelerin olduğu bölgeye vardık.

Şelale bir doğa harikası fakat insanların suyun dibinde mangal yapmaları, piknik yapmaları,çöpler çok çirkin bir görüntü oluşturuyor.  Koskoca “Burada Mangal Yapmak Yasaktır” yazısının dibinde mangal yapanları kontrol edecek bir yetkilinin bulunmayışı bölgenin tamamen halkın kendi insafına terk edildiğinin bir göstergesi. Buz gibi suyun içine dalıp yüzenler, etraftaki poşetler, mangallar,gezi parkurunun dışına çıkıp suyun üstünde gezenler ve tam bir başıboşluk hakim olan mekanda insan gerçekten üzülüyor. Halbuki bu ortamın doğallığının korunması için Milli park olarak belirlenmiş olması bile yetmiyor. Devlet sadece şelaleye girişte para alırken var ve ondan sonra yok. Aynı Yahyalı’da olduğu gibi devletin  böyle yerlerde hizmetin güzel olması için özel sektörü devreye sokması gerektiğine inanıyorum.

Aladağ’dan biriken kar suyunun bir şekilde yolunu bulup  kayaların arasından muhteşem bir şekilde fışkırması inanılmaz güzel bir doğal güzellik oluşturuyor.  Aşağıda birkaç fotoğrafta bu doğal güzelliği yansıtmaya çalışacağım.

      

      



Şelaleyi gezdikten sonra Turizmci Memduh Beyin şelalenin hemen dibindeki Alto Tur bungalow tesisine geçtik.  Çevrede Alabalık canlı olarak bulunduğu için kiremitte Alabalık yemeyi tercih ettik. Alabalık temiz suyu sevdiğinden şelale üreticiler için bulunmaz bir nimet. Bu tesiste konaklama yapmak mümkün ve yemekleri çok lezzetli. Alabalık kiremitte tereyağlı yapılıyor, salata çok nefisti ve yanında fırından çıkmış sıcak pide her şeyi tamamlıyordu. Kendi götürdüğümüz karpuzu şelale suyunda soğuttuktan sonra beyaz peynir ile servis yapmaları içimizi serinletti. Buraya giderseniz muhakkak bu tesise uğrayın.

Yahyalı’daki Alabalık üreticilerine Elazığ Keban barajındaki Çırçır alabalık üretim tesislerini gezmelerini öneririm. Bugüne kadar gördüğüm en büyük alabalık üretim tesisiydi ve tüm Türkiye’ye alabalık gönderecek kadar organize olmuşlardı. Tesisin içindeki restoranda tam 13 çeşit alabalık yemeği sunuluyordu. Yahyalı şelalesinde alabalık üretmek için her şey var ama bunu değerlendirecek bir girişimci ve herhalde imkanlar eksik.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Required fields are marked *.